29 Nisan 2025 12:13

Bayhan'dan Kurum'a: Afet yönetimi planı hazırlandı mı?

EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan Bakan Murat Kurum’a "Yapılaşmaya açılan alanlar, kamu yararı ilkesine ve afet riski azaltımı hedeflerine uygun mudur?" sorusunu yöneltti.

Bayhan'dan Kurum'a: Afet yönetimi planı hazırlandı mı?

Fotoğraf: EMEP

Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, İstanbul’da 151 yurttaşın yaralanmasına sebep olan 6.2 büyüklüğündeki deprem gündemdeki yerini korurken rant odaklı kentleşme ve deprem konusunu örnekler sunarak meclis gündemine taşıdı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle meclise sunduğu soru önergesinde Bayhan, “Yapılaşmaya açılan alanlar, kamu yararı ilkesine ve afet riski azaltımı hedeflerine uygun mudur?​” sorusunu yöneltti.

Aynı zamanda Bayhan İBB operasyonlarıyla gözaltı ve tutuklamalarla oluşturulan baskı ortamına da değinerek “Bu baskı politikaları olası bir depremin yıkıcılığını daha da büyütmüyor mu?​” sorusunu yöneltti.

"Emekçiler deprem riski altındaki konutlarda ölüm tehdidi altında"

Bayhan; 17 Ağustos 1999 Gölcük, 12 Kasım 1999 Düzce, 2011 Van, 2020 Elazığ ve İzmir, 2023 Kahramanmaraş-Hatay depremlerinin yarattığı kayıpların ve yıkımların ardından iktidarın ders çıkarması gerektiği halde aksine “rant odaklı kentleşme ve çılgın projeler anlayışı” ile halkın güvenli yaşam hakkını yok saydığını ifade etti.

Kanal İstanbul gibi rant projeleri ile rezerv alanlar üzerinden su havzaları ve yeşil alanların talan edildiğini, afet toplanma alanlarının sermaye için karlı yatırım projelerine dönüştürüldüğünü belirten Bayhan, “Bütün bu politikalar halkın hayatına değer vermeyen sınıfsal /siyasal bir yaklaşımla yürütülmektedir. Lüks konut projeleri ve yüksek değerli emlak yatırımları için kent kaynakları feda edilirken; emekçiler, dar gelirli kesimler, deprem riski altındaki konutlarda ölüm tehdidi altında yaşamaya terk edilmektedir” dedi.

"İktidar, yerel yönetimleri işlevsizleştirme yolunu seçiyor"

İBB’ye yapılan operasyonlar ile ilgili Bayhan, “Öte yandan merkezi idare ile yerel yönetimlerin büyük bir depremin yıkımını birlikte önlemek için ortak bir sorumluluk alması gerekirken Saray İktidarı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçe belediye başkanlarına, şehir plancılarına ve belediye emekçilerine yönelik baskı, gözaltı, tutuklama ve kayyım atama tehditiyle yerel yönetimleri işlevsizleştirme yolunu seçmektedir” şeklinde konuştu.

Depreme karşı alınması gereken önlemler hakkında ise Bayhan, “Bilim insanlarının, ilgili meslek odalarının, akademik kuruluşların katılımıyla ve merkez-yerel iş birliği içinde yapılması gerekirken; iktidar halkın güvenliğini değil, kendi siyasal çıkarlarını ve rant projelerini önceleyen bir tutumda adeta ‘bedeli ne olursa olsun’ umursamazlığında ısrar etmektedir” sözlerini kullandı.

"Can kayıplarının sorumluluğu bu politikaları üretenlerin olacak"

Bayhan, İstanbul gibi büyük bir kentte uygulanan bu politikaların milyonlarca insanın hayatını doğrudan ilgilendirmekte olduğunu vurgulayarak “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın asli görevi, kentleri ve doğayı sermayenin sömürü, kar ve rant alanı yapmak değil, halkın güvenliği için korumaktır. Afet risklerini artıran değil, azaltan politikalar uygulamaktır. Aksi takdirde, milyonlarca yurttaşın yaşadığı İstanbul’da yaşanacak can ve mal kayıplarının sorumluluğu doğrudan bu politikaları üreten ve sürdüren iradenin olacaktır” dedi.

İskender Bayhan’ın Murat Kurum’a sorduğu soruların tamamı şu şekilde:

  1. Kanal İstanbul çevresinde planlanan "Yenişehir Rezerv Yapı Alanı" kapsamında ihalesi yapılan konut ve dükkân projeleri, İstanbul'un deprem riski taşıyan bölgelerinden halkın taşınmasına mı hizmet edecektir, yoksa yalnızca yüksek gelir gruplarına mı sunulacaktır?
  2. İstanbul’un su ihtiyacının yaklaşık %11’ini karşılayan Sazlıbosna Barajı çevresinde yürütülen yapılaşmaların, su sistemine vereceği zararlar hakkında bakanlığınızın yaptığı risk analizleri nelerdir? Bu bölgedeki projelerin İstanbul halkının temiz suya erişim güvenliğine etkileri hesaplanmış mıdır? Bunlar yapıldıysa sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmayı düşünüyor musunuz?
  3. Bedelini halkın ödediği kaynaklarla inşa edilen Sazlıbosna Barajı’nın yanındaki yapılaşmanın gerekçeleri nedir? Yapılaşmaya açılan alanlar, kamu yararı ilkesine ve afet riski azaltımı hedeflerine uygun mudur? Bakanlığınız bu konuda hangi teknik ve hukuki gerekçelere dayanmaktadır?
  4. İstanbul Şişli ilçesindeki 24.000 m² büyüklüğündeki alanının, rezerv alanı amacı dışında AVM ve yüksek bina projelerine (27-30 kat) açılması kararı hangi şehircilik ve afet yönetimi kriterlerine dayanmaktadır? Rezev alanı ilan edilen bu alanın AVM projesine dönüştürülmesinin gerekçeleri nelerdir?
  5. Eyüpsultan ilçe sınırları içinde Alibey baraj su havzasında bulunan Emlak GYO ve TOKİ mülkiyetindeki alanlara, hektar başına yoğunluk 50 kişiye çıkarılarak yapılaşmaya açılmıştır. Emlak değeri çok yüksek olan bu semte, deprem riskli alanlardan halkın taşınması söz konusu olacak mıdır? Bu karar, su havzası koruma mevzuatına ve afet öncesi risk azaltım stratejilerine aykırı değil midir?
  6. 6 Şubat 2023 depremi Afet yönetimi ile ilgili hiçbir hazırlığın olmadığını ortaya çıkardı. Bu durum ortadayken Afet yönetimi ile ilgili yönetmeliklerde, sorumlulukların belirlenmesi ile ilgili somut bir düzenleme görülmemektedir. Olası bir depremden sonra yine aynı akıbetin yaşanacağı anlaşılmaktadır. İstanbul özelinde güncellenmiş bir afet yönetimi planı hazırlanmış mıdır? Deprem sonrası yine OHAL ilan edilerek, yönetim OHAL valisinin yetkisine verilerek, depreme hazırlık yapan kurumlar devre dışı mı bırakılacaktır?
  7. İstanbul İli Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğiyle; Avrupa yakası içme suyu havzasında İstanbul’un toplam kent alanının yaklaşık % 7 sini kapsayan yeni yapılaşma alanının önü açıldı. Proje artık tek başına suyolundan oluşan bir Kanal projesi değildir. Projeyi savunan iktidar yanlısı analistlerin belirtiği gibi planlanan 534 Milyon m2 konut alanında 1 Trilyon 603 milyon Dolarlık bir sermaye hareketi olacağı öngörülmektedir. Bu büyüklükte bir rant varken rezerv yapı alanlarının afet riskini azaltmak için yapıldığını söylemek mümkün müdür?
  8. Merkezi ve yerel idarelerin birlikte çalışması gerekirken; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, ilçe belediye başkanları, şehir plancıları ve belediye çalışanlarına yönelik gözaltı, tutuklama, kayyım atama gibi uygulamalar afet öncesi hazırlıkları nasıl etkilemektedir? Bu baskı politikaları olası bir depremin yıkıcılığını daha da büyütmüyor mu?

(Politika Servisi)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sömürü tekerine çomak
Büyük araçlara lastik üreten Öz-Ka Lastik işçileri düşük ücrete isyanda

Sömürü tekerine çomak

Öz-Ka Lastik firmasının büyümesi, Türkiye’deki tüm patronların büyüme öyküsünün özeti: Düşük ücret, düşük vergi, yabancı kiralık işçi, kamu ihaleleri, sendikal bürokrasiyle imzalanan satış sözleşmeleri! “Artık yeter, böyle gitmez” diyen Öz-Ka işçileri, kendilerinden habersiz imzalanan sözleşmeye tepki göstererek fiili greve çıktı, “Sözleşme yenilensin” dedi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Cübbeli Ahmet, “Gazı yavaş yavaş çıkartarak hani bir kerede 7-8 olacağına işte böyle 4’tür, 5’tir, 6’dır, hani gazı çıkart da bizi yıkma” diye ettiği dua sayesinde depremde can kaybı ve yıkım olmadığı imasında bulundu

Evrensel'i Takip Et